Şen, planlı üretim ve sulamaya dikkat çekip “Destekleme” çağrısı yaptı

Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, son yağışların ardından buğday ekili tarlaların yeşillenmesiyle çiftçinin moral bulduğunu belirtirken, sulama başta olmak üzere gelecek yıllara göre planlı üretim yapılmasının önemini vurguladı.

Şen, buğdayların ekilmesinin ardından beklenen yağmurların düştüğünü ve çiftçinin kararan içinin tarlaların yeşillenmesiyle aydınlandığını belirterek, “Son zamanda yağan yağışların bölge çiftçisi açısından olumlu geçtiğini söyleyebiliriz. Çünkü yapılan bir masraf vardı ve  masrafın karşılığında Aralık ayının 15’ine geldik. Geldiğimiz süreçte attığımız buğday tohumlarının tarlalarda yeşerdiğini görmek bize büyük mutluluk veriyor. Bu yapılan masrafın, işçiliğin, çiftçinin emeğinin karşılığını alması, bir görünüm sağlama hem tarım çiftçileri adına ve

 köy ekonomisi adına gelecek için bir umut olarak algılıyoruz. Bunun yanında üreticilerimiz yılın çok kurak gitmesi yanında anız sürümlerini gerçekleştiremiyordu. Çünkü toprak çok kuraktı. Kuraklıkla birlikte bunu da üreticilerimizi tarlada anızları sürmeye devam ettiğini görmekteyiz. Tabii insanlar bir döngü içerisinde. Gerekli çalışmalarını, tarla sürümlerini, buğday bitkisi için ilaç atılmasında bir döngü devam ediyor. Buğday tarlalarının yeşermesi biz üretici adına sevindirici bir durum oluşturmaktadır.” dedi.

“Su yatırımlarında genelde Keşan bölgesinde sıkıntı yok”

Yaşanan kuraklığın, suyun ve planlı üretimin önemini bir kez daha açıkça görüldüğünü, bu anlamda sulama yatırımlarına dikkat çeken Hasan Şen, “Su yatırımlarında genelde Keşan bölgesinde sıkıntı yok. Sadece göletlerimiz ve Kadıköy Barajı’nda önümüzdeki yıl için söyleyeceğimiz sıkıntımız var. Keşan’ın altına kadar Hamzadere’den gelen bir suyumuz var.  Keşan için en büyük sıkıntı, su olduğunda aynı yıl suyun bitirilmesi. Kadıköy Barajı’nda bunu yaşadık. Su olduğu zaman hemen çeltik ekiyoruz. Suyu sıfıra kadar tüketmek bence yanlış. Önümüzde gelen bir yıl var o yıl içinde kara sulama içinde su bırakmak gerektiğini düşünenlerden biriyim. Komisyonlarda da hep söylüyoruz. Çeltik ve pancarda izine bağlı olan bir üretim modeli var. Üreticilerimiz suyu bulduğu zaman çeltik ekiyor. Ülke şartlarında onlara da hak vermek gerekiyor. Paranın en iyi kazanıldığı ve kısa sürede para kazandıran bir ürün. Ayçiçeği de kısa zamanda aynı seri aralıklarda yetişip büyüyen ve hasadı yapılan bir ürün. Onun getirisi suyla olduğu için daha fazla oluyor. Masraflı bir ürün ama ekimle biçim arasında 140 günde hasat edip paranı geri alabiliyorsun. Yeterki su olsun. Su olduğu zaman bunlar olabiliyor. Genelde göletlerin, barajların altlarına bu ekimi gerçekleştiriyorlar. Ayçiçeği için böyle bir yer söz konusu değil. Bölgemizde 250 bin dekara yakın ayçiçeği ekimi yapılıyor. Sulama alanı çok dar. Gölet ve barajın yakın olmadığı yerlerde sulama için ekstra bir de maliyet ekleniyor. Vahşi sulamanın önüne geçmek içinde tedbirler almıyoruz. Planlı bir durumumuz yok. Edirne bölgesinde geçen yıl kuraklık yaşadık. Kuraklık yaşarken planlama yapma durumundasınız. Tunca Nehri’nde olan sıkıntıyı oda başkanımızdan biliyoruz. İstişare ediyoruz, biliyoruz. Valimiz ve Tarım İl Müdürlüğünün atılımlarıyla kesik sulama sisteminde çiftçilerimiz zarar etmeden ürünlerini aldı. Kuraklık kadar kötü bir şey yok. Ekiliş için hazırlık yapılıyor, tohum ekiliyor, her şey hazırlanıyor, tam suya ihtiyacın var ama su yok. Bunu bir periyod haline getirip katı kurallar koyarak uygulanması gerekiyor. Sadece çeltik üretimi için değil pancar, ayçiçeği, sebzecilik, meyvecilik için bu konularda katı kurallar gerekli. Herkesi istediği şekilde bırakırsan sistem kendiliğinden dağılır.” diye konuştu.

“6 ay gibi bir zaman geçti ama askıya listelerimiz daha yeni çıktı”

Bölgede hükümet tarafından yeni bitkisel üretim planlamasının var olduğunu hatırlatan Şen, şunları söyledi; “İnşallah bu üretim planlamasında bu sistem uygulanır. Uygulanırsa ülke, bölge ekonomisi içinde daha şeffaf, daha üretilebilir bir ürün yelpazesi oluşacağını düşünüyorum. Ülkede değişkenlik had safhada. Uygulamaya koyulan bir şey 3 ay sonra uygulamadan otomatik olarak kalkabiliyor. Yaşadığımız sorunlar çok. Buğdayda verimimizi almış olsak da, fiyat çok düşük kaldı ve desteklemeler zamanında ödenmedi. 6 ay gibi bir zaman geçti ama askıya listelerimiz daha yeni çıktı. Bu süre zarfında enflasyonun olduğu bir ülkede şuanda hiçbir önemi kalmadı gibi gözüküyor. Alım gücü her gün değişiyor. Üreticinin girdi maliyetleri, üretim maliyetleri her zaman arttığı için birde üretici döngü halinde çalışıyor. Buğdaylar yeşerdi. Yeşerdikten sonra çiftçilerimiz tarım ilacı için ot ilacı atmayı düşünüyor. Daha sonra gübre atmanın hesaplarını yapıyor. Gübre fiyatları gün geçtikçe değişkenlik gösteriyor. 2025 yılının ne olacağı aşikar. Somut bir adım yok. Desteklemeler zamanında ödense üretici gübresini, mazotunu, bankalara borçlarını ödeyerek yeniden borçlanarak üretimi devam ettirmeye uğraşıyor. Döngünün devam etmesi ve sağlıklı bir şekilde yürümesi için 2025 yılında uygulanacak tarımsal desteklemeler kısa sürede üreticilere ödenmeli. Bir yıl geçtikten sonra destekleme ödenirse üretici aldığı paradan pek hayır görmüyor.”

 “Üreticilerimize tavsiyelerimiz bölgemize uyumlu çeşitlerin ekilmesi”

Sözlerinin son bölümünde planlı üretime dikkat çeken Hasan Şen, sözlerini şöyle sonlandırdı; “Planlı üretim şart. 2022 yılında yaşadık bunu. Ülkemizde buğday açığımız vardı. Sonrasında üreticilerin büyük bölümü buğday ekti ve toprak, depolar, silolar buğdayla doldu. Sonra kaliteli buğday aranmaya başlandı. Döngü hep değişik yönlere gidiyor. Ülkede 500 çeşit buğday olduğu uzmanlar tarafından söyleniyor. Bu çeşitliliğin azalması gerektiğini düşünüyorum. Trakya bölgesinde ekilişler çok çeşitlilik gösteriyor. Mağdur olan üretici oluyor. Üretici tohum için ödediği paranın karşılığını alamıyor. Bir yıllık emeği  boşa gitmiş oluyor. Üreticilerimize tavsiyelerimiz bölgemize uyumlu çeşitlerin ekilmesi. Ürünleri seçerken uzmanlardan bilgi, toprak, tarla günlerine giderek, arazilerde gezerek bilinçli bir şekilde tohum seçilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.”

Haber: İlker GÜREL