Saadet Partisi Keşan İlçe Başkanı Ahmet Köseler, “Enflasyon Muhasebesi” konusuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Köseler, iktidarın devreye aldığı “Enflasyon Muhasebesi” uygulamasının iş insanlarını, esnafı, serbest muhasebeci mali müşavirleri yakından ilgilendirdiğin ve doğrudan etkilediğine dikkat çekerek, “Nihai etkileri nedeniyle de vatandaşlarımızı dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Aciliyetine, önemine ve kapsamına binaen bu toplantı özünde ve gerçekte bir imdat çağrısıdır.
Saadet Partisi Genel Merkezimiz ilgili siyasiler ve kurumlarla irtibattadır, tüm Türkiye’de faaliyet gösteren il, ilçe ve belde teşkilatlarımız da bu konuda ziyaretler yapmakta ve basın açıklamalarıyla kamuoyunu bilgilendirmeye çalışmaktadır. Konuyla ilgili yürütmekte olduğumuz etkili muhalefet ve sektör temsilcilerinin itirazlar sonucu yetkililer bir tebliğ yayınlayarak geri adım atmak durumunda kalmışlardır. Ancak bu yeterli değildir. Bilindiği üzere; sosyal, ekonomik ve politik süreçleri 22 yıldır yanlış yöneten AK Parti, ‘yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele’ edeceğiz diyerek giriştiği iktidar yolunda ülkemizin hiçbir yapısal sorununu çözemediği gibi sonuçta bu sorunlardan beslenir hale gelmiş bulunmaktadır. Popülist, maceraperest ve verimsiz politikalar neticesinde ülkemiz borç-faiz batağına saplanmış ve enflasyon sorunuyla insanımız mağdur, mahcup ve muhtaç hale düşürülmüştür. Ak Parti-MHP ittifakı ve Mehmet Şimşek ve ekibi ‘zengini nasıl daha zengin edebiliriz?’ merkezli politik bir arayışla hareket etmeye devam etmektedir. Bu doğrultuda bütçe açıklarını mazeret göstererek vergileri arttırırken, enflasyonu mazeret göstererek de faiz oranlarını yükseltmektedir.” dedi.
“Serbest muhasebeci mali müşavirler özellikle son bir aydır geceli gündüzlü çalışarak beyannameleri tamamlamaya çalışmaktadır”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in son dönemde “yeni vergi konulmayacak” ifadesini defalarca beyan etmesine rağmen “Kara deliğe” dönüşen bütçe açıklarını kapatmak için KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin arttırıldığını kaydeden Köseler, “Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) uygulaması getirmiş ve Vergi Cezalarıyla iş dünyası ve esnafımızın nefes alması zorlaştırılmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi uygulamaya konulan yeni vergi uygulamalarından biri de Enflasyon Muhasebesi uygulamasıdır. Enflasyon Muhasebesi Uygulaması: işletmelerin elinde bulunan parasal (nakit) olmayan tüm varlıkların, ürünlerin ve stokların değerini belirlenen enflasyon verileri üzerinden güncellemek suretiyle oluşacak olan farktan vergi alınmasıdır. Hangi varlıkların ve ürün kalemlerinin uygulama dışında tutulduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından iğneden ipliğe tüm haklar, varlıklar ve ürünler enflasyon güncellemesine tabi tutulmaktadır. Zaten enflasyon haksız bir vergidir. Toplumsal ve ekonomik konulara karşı duyarsız bir zihniyetin hazırladığı her açıdan belli olan ve önce iş dünyasını sonra da bütün vatandaşlarımızı etkileyecek olan bu enflasyon muhasebesi uygulaması da tuzak vergidir. İktidardakiler kendi hataları sonucu ortaya çıkan enflasyon ve bütçe açığı sorunlarını enflasyon muhasebesi uygulamasıyla iş dünyasına ve dolaylı olarak da vatandaşlarımıza yansıtmaya çalışmaktadır. Bu süreçte Saadet Partisi olarak enflasyon muhasebesi uygulamasına karşı yapmış olduğumuz etkili muhalefet kısmen sonuç vermiş, Hazine ve Maliye Bakanlığı TOBB, MÜSİAD ve TÜRMOB yetkilileriyle 28.08.2024 tarihinde yapılan toplantı yapmak uygulama esaslarını yeniden düzenlenmek zorunda kalmıştır. İlgili meslek birliklerinin ve Saadet Parti’mizin itirazları neticesinde yapılan son düzenlemeyle 1,5 milyon mükellef bu akıl dışı uygulamanın kapsamı dışına çıkarılmıştır. Ancak yine tebliğde eksikler söz konusudur. Sorunların büyük kısmı sadece ertelenmiştir ve tepeden inmeci yaklaşım kendisini göstermeye devam etmektedir. İktidar tarafında her fırsatta ‘Öngörülebilir Ekonomi Politikaları’ vurgusu yapılmasına karşın uygulama tarihlerinde ve yönteminde son bir ayda dört defa değişikliğe gidilmesi bir öngörü kabiliyeti ve planlamanın olmadığını açıkça göstermektedir. İlk ve en önemli hata; enflasyon muhasebesi kesinlikle vergi kapsamı dışında tutulmalı, matraha dahil edilmemelidir ve yıllık olmalıdır. Bu hatadan dönülmemiş olması meselenin ciddiyetinin anlaşılmadığını açıkça göstermektedir. İkinci hata; yatırım yapan işletmeler açısından bir kolaylık ve istisna tanınmamış olmasıdır ki bu durum hükümetin niyetinin yatırımların değil vergi gelirlerinin artması olduğunu işaret etmektedir. Üçüncü hata ise keyfi olarak belirlenen 50 milyon TL’lik brüt satış ölçütüdür. Dördüncü hata; enflasyon muhasebesi uygulaması hakkındaki son tebliğ ile hazırlanmış olan beyannameler için düzeltme istenmesidir. Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler özellikle son bir aydır geceli gündüzlü çalışarak beyannameleri tamamlamaya çalışmaktadır. Enflasyon muhasebesi uygulamasıyla birlikte enflasyonun artması, vergi ahlakının bozulması ve ekonominin daralması beklenmektedir. Ayrıca oyun oynanırken kuralların değişebildiğini gören ve güven bunalımı yaşatılan iş dünyası kayıt dışına yönelebilecektir. Yatırımlara ayrıcalık tanımlamayan bu uygulamayla birlikte gelişim aşamasındaki işletmelerin zamanla piyasadan çekilme olasılığı artacaktır. Uygulama aşırı yoğunluk getirmektedir ve üzülerek ifade ediyoruz ki enflasyon muhasebesi uygulamasında ısrar edilirse ortada ne vergi ödeyecek esnaf ne de defter tutacak bir serbest muhasebeci mali müşavir bulunamayacaktır. Son yayınlanan tebliğde geceli gündüzlü çalışarak işlemlerini tamamlayan meslek mensuplarına ‘pardon’ denilerek bir de düzeltme yapmaları istenmekte, adeta sabırları zorlanmaktadır. Büyük İslam Düşünürü İbn-i Haldun vergilemede hasılatı arttırmanın yolunun vergi oranlarını düşürmek ve vergi sistemini basitleştirmek olduğunu, yüksek vergi oranlarında ve yanlış vergi uygulamalarında ısrarın belli bir düzeyden sonra vergi hasılatını arttırmayacağını, hatta daha da azaltacağını çağlar öncesinden haber vermiştir. Vatandaşlarımızın ve esnafımızın enflasyon karşısında aciz bırakıldığı, hayatta ve ayakta kalabilme telaşına kapıldığı, karşılıksız çek sayısının arttığı, kredili işlemlerin rekor kırdığı, konkordato ve iflasların ardı sıra geldiği bu süreçte, muhalefet partilerinin de ‘itibardan tasarruf olmaz’ anlayışını benimsemeleri, israfta ve yolsuzlukta iktidarla yarışmaya çalışmaları, koltuk kavgasına düşmeleri ve olimpiyatlarda olduğu gibi kamu kaynaklarını hunharca harcamaları kabul edilebilir değildir.” diye konuştu.
Çözüm önerileri…
Milli görüş hareketinin lideri ve Saadet Partisi’nin Kurucusu Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “Siyonizm” ile ilgili açıklamalarını hatırlatan Ahmet Köseler, “Ülkenin içinden geçtiği sürecin Siyonizm tarafından kurgulandığını her fırsatta dile getirmiş, Haim Nahum doktrinini işaret etmiştir: ‘aç bırakacaksın, işsiz bırakacaksın, borca esir edeceksin, dininden uzaklaştıracaksın, böleceksin (kutuplaştıracaksın), böldüklerini birbiri ile çarpıştıracaksın, yumuşak lokma haline getirip yutacaksın’. Ne yazık ki bu plan hala işletilmektedir. Türkiye her geçen gün borca daha da esir hale getirilmekte, gelir dağılımı adaletsizlikleriyle kutuplaştırılmaktadır. Türkiye’nin bu planı bozması şarttır. İktidardakilerin iş bilmezliği ve diğer muhalefet partilerinin basiretsizliği bir arada düşünüldüğünde yaşanabilir bir Türkiye’nin ancak Saadet Partisi ile mümkün olabileceği açıktır. Saadet Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Saadet-Gelecek grubunda bütün vatandaşlarımızın dertlerine derman olmak, feryatlarını duyurmak ve sorunlarını çözmek adına 7/24 hazırız ve faaliyetlerimize hız kesmeden devam ediyoruz.” diyerek çözüm önerilerini şöyle sıraladı; “Akla, mantığa, vicdana ve bilime uymayan ve yapısal sorunları tetikleyecek olan yürürlükteki Enflasyon Muhasebesi Uygulaması durdurulmalıdır. Enflasyon muhasebesi matraha etki etmemeli ve vergi oluşmamalıdır. İsraf ve yolsuzlukla etkin mücadele edilmeli ve bütçe açıklarının temel nedeni olan verimsiz kamu harcamaları dizginlenmelidir. Enflasyonla üretim seferberliği ilan edilerek mücadele edilmeli ve piyasaların aksaklıkları giderilmelidir. Maliye politikalarında ‘yaptım oldu’ anlayışı terk edilmeli, öngörülebilirlik sağlanmalıdır. Vergide adalet öncelenmeli, gelir dağılımında adaleti bozacak uygulamalardan kaçınılmalıdır. Enflasyonla etkin mücadele için vergi yükü azaltılmalı, maliyet enflasyonuna etki eden doğrudan ve dolaylı vergiler ile sosyal güvenlik oranları en aza indirilmelidir. Vergi mevzuatı sadeleştirilmeli, istisna ve muafiyetler kurala bağlanmalıdır. Kanun, tebliğ, sirküler, uygulama kılavuzu, web sayfasından duyuru metinleri ile vergi mevzuatının yönlendirilmesine son verilmelidir. Ceza! Ceza! Ceza! sloganıyla çıkılan yaygın denetimler yerine mali açıdan etkinlik odaklı ve yönlendirici denetimlere ağırlık verilmelidir. Enflasyonun ortaya çıkardığı sorunlara yönelik adımlar planlanırken Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odaları, Ticaret Odaları, İş İnsanları gibi paydaşların katılımı sağlanmalıdır. Yapılacak değişiklikler hakkında kamuoyu ve meslek camiası muhatap alınmalı, ‘bürokratik yaklaşım’ ve ‘ben yaptım oldu’ dayatmasından vazgeçilmelidir. Gelir İdaresi Başkanlığı sistemleri acilen revize edilmeli ve altyapıları güçlendirilmelidir. E-fatura, e-arşiv fatura, 5000-30000TL gibi portallar birleştirilerek süreç akışları aynı portal üzerinden yapılabilmelidir. Geçici vergi beyannamesinde bilanço eklenmesi talebinden vazgeçilmeli, bilanço düzenlemesi yılda bir defa olacak şekilde yıl sonunda yapılmalıdır. Kağıt üstünde var olan ama uygulamada meslek mensupları için anlamı olmayan mali tatil, gerçek bir tatil olarak uygulanmalıdır.”
Haber MERKEZİ
Yayalara çare aratan araç parkları…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.