SOL Parti Keşan İlçe Başkanlığı’nda, 11 Ekim 2025 Cumartesi günü gerçekleştirilen basın toplantısında, SOL Parti’nin Ankara’da gerçekleştirilen 3. Olağan Konferansı’nda alınan sonuç bildirgesi, SOL Parti PM Üyesi Serdar Varol tarafından okundu.
Saat 16.00 sıralarında başlayan basın toplantısına; SOL Parti PM Üyesi Serkan Varol, SOL Parti Edirne İl Başkanı Nazım Türkoğlu, SOL Parti Keşan İlçe Başkanı Ali Erol Durmaz ile partililer katıldı. Basın toplantısında ilk olarak söz alan Durmaz, 4-5 Ekim 2025 tarihinde, Ankara’da gerçekleştirilen 3. Olağan Konferans’ta Trakya bölgesinden Serkan Varol’un Parti Meclisi’ne girdiğini bildirerek, “Önümüzdeki günlerde Parti Meclisi toplantısına gitmeden önce Serkan Varol ile görüş alışverişinde bulunmak üzere bu toplantıyı düzenledik” dedi.
Türkoğlu: “Eğitimi de hesaplarsak bunları çözmek için 50 yıl gerekiyor”
Daha sonra söz alan Türkoğlu, Türkiye’nin kötü bir durumda olduğunu dile getirerek, “Türkiye tarihi hiç bu kadar kadar kötü olmamıştı. Gerek ekonomik, hukuksal, eğitim, sağlık aklınıza ne gelirse kötü durumda. Bunlardan biri de tarım. Bir dönem Kemal Derviş yasaları vardı. Bunlara baktığımızda tarımla ilgili olan yasalarda, ne dedilerse hepsi çıktı. Tarımda amaç ülkeyi emperyalizme bağımlı hale getirmekti. Aynısı oldu ve şu anda ülke emperyalist şirketlerin kölesi durumuna geldi. Fındık, tütün şeker, pancar, pamuk gibi birçok fabrikalar satıldı. Amaç şeker pancarını kotayla yok etmekti ve bunu başardılar. Eğitimi de hesaplarsak bunları çözmek için 50 yıl gerekiyor. Biz SOL Parti olarak var gücümüz ile çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.
Varol: “Emperyalizmin dayatmalarını boşa mutlaka ama mutlaka boşa çıkarılacaktır”
10 Ekim 2015 tarihinde, Ankara Gar Meydanı’nda meydana gelen saldırıda hayatlarını kaybedenleri sevgi ve özlemle andıklarını dile getirerek konuşmasına başlayan Serkan Varol, SOL Parti 3. Olağan Kongresi’nin sonuç bildirgesini paylaştı. Türkiye’de emekçilerin ve emeklilerin sefalete sürüklendiğini ifade eden Varol, “Türkiye, siyasal İslamcı rejim altında laikliğin ve demokrasinin son kazanımlarının ortadan kaldırıldığı, eğitimden sağlığa kadar halkın en temel haklarının yok edildiği, gençlerin geleceksizliğe, emekçilerin ve emeklilerin ise sefalete sürüklendiği bir çürüme ve yıkım sürecine itildi. Türkiye, siyasal İslamcı rejim altında laikliğin ve demokrasinin son kazanımlarının ortadan kaldırıldığı, eğitimden sağlığa kadar halkın en temel haklarının yok edildiği, gençlerin geleceksizliğe, emekçilerin ve emeklilerin ise sefalete sürüklendiği bir çürüme ve yıkım sürecine itildi. Büyük Ortadoğu bataklığında sürüklene sürüklene kurulan bu gerici rejim, ABD-İsrail ortaklığında şekillenen Ortadoğu düzenine uyumlu, etnik ve dinsel temeller üzerinde yeniden kurgulanmak isteniyor. AKP ve MHP ittifakı, Amerika’nın bu dayatmalarını kendi iktidarlarını sürdürmenin bir fırsatı olarak görüyor. Trump ve Amerikan desteğiyle seçimleri göstermelik hale getiren bu düzen, Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolunu açmak istiyor. Bunun için önüne çıkan herkesi düşman ilan ediyor; muhalefeti dört koldan kuşatarak tüm toplumsal direnci bastırmaya çalışıyor. Bir yandan CHP üzerindeki baskılarla toplumsal muhalefet sindirilirken, diğer yandan Kürt sorunundaki çözüm ve barış özlemleri manipüle edilerek Kürt hareketi bu yeni rejimin yedeğine çekilmek isteniyor. Cumhuriyet tarihinin sonunu ilan etmeye kalkan Saray’ın hesabı tutmayacak. Bu gerici rejimi kalıcılaştırmaya yönelik büyük tehlike, birleşik bir muhalefet anlayışıyla mücadele edilerek bertaraf edilecektir. Emperyalizmin dayatmalarını boşa mutlaka ama mutlaka boşa çıkarılacaktır. İktidar blokunun bütün çabası nafiledir. Saray etrafında kurulan her tür ilişki ve ittifak arayışı, Beyaz Saray’dan alınan vizeler, ezilen halkların bu gerici rejimden kurtulma iradesinden daha büyük, daha haklı, daha güçlü değildir. 19 Mart’tan bugüne sokak sokak büyüyen birleşik mücadele iradesi, bu ülkenin devrimci direniş birikimleri, bu gerici rejimi yıkacak güçtedir. Birleşik muhalefet yolunda ileri! Ülkenin kaderinin belirleneceği bu tarihsel dönemeçte sorumluluğumuz, halkın ezici çoğunluğunun karşı olduğu bu tek adam rejimine son vermektir. Bu mücadelenin yalnızca bir seçim süreciyle başarılamayacağı açıktır. Önümüzdeki mücadele, bir partinin ya da kişinin yerini başka biriyle değiştirme sınırlarının çok ötesindedir. Çok farklı eğilimlere sahip geniş bir muhalefet cephesi, ancak bu rejime son verme hedefi etrafında; önümüzdeki tüm mücadele eşiklerini birer referandum olarak gören bir anlayışla geliştirilebilir. Ülkenin bütün muhalefet güçlerinin; genci yaşlısı, kadını erkeği, Alevisi Sünnisi, Kürt’ü Türk’ü tüm ezilenlerinin; bütün toplumsal inisiyatiflerin, örgütlerin ve partilerin birleşerek ülkenin geleceğine ve kaderine sahip çıkacağı birleşik bir muhalefet anlayışı bugünün en yakıcı ihtiyacıdır. Çünkü egemen emperyalist politikalar, ancak böyle bir birleşik mücadele anlayışıyla boşa çıkarılabilir. Türkiye’yi seçimsiz, muhalefetsiz bir rejime sürükleyen bu karanlığa son vermenin yolu budur. Çağrımızdır; SOL Parti bu hedef doğrultusunda; Tüm muhalefet güçleri, örgütler, partiler ve toplumsal mücadele inisiyatifleri arasında ortak zeminleri oluşturmak, mücadele ve eylem birliklerini çoğaltmak, farklı toplumsal örgütlenmeleri ortaklaştırmak için her alanda birleşik muhalefet anlayışını geliştirecek ve bunun zeminlerini yaratacaktır. Bu geniş cephe mücadelesinin yanı sıra, halkın direnme eğilimlerini birleşik bir güç haline getirmek, gençlerin, kadınların ve emekçilerin mücadelesini örgütlü bir halk hareketine dönüştürmek önümüzdeki dönemin belirleyici hedefidir. Bu doğrultuda, taban inisiyatiflerine dayanan yeni örgütlenmelerin yaratılması SOL Parti’nin önüne koyduğu en temel görevdir. SOL Parti 3. Olağan Konferansı, bu rejimi sonlandırma hedefini daha berrak, bu yoldaki mücadele kararlılığını ise daha keskin hale getiren bir umut ve gelecek buluşması olmuştur. Bu umut ve kararlılıkla; sokak sokak mücadeleyi büyütmek, birlik ve dayanışmayı çoğaltmak, bu gerici rejime son vererek daha eşit, özgür ve kardeşçe bir ülke kurmak için ileri atılıyoruz! Konferansımız, ülkemizin dinsel ve etnik kimlikler üzerinden gerici bir rejime dönüştürülme girişimlerine karşı birleşik bir muhalefet örgütlemeyi tarihsel ve birincil sorumluluk olarak belirlemiştir. Bu kararlılıkla, Amerika ve İsrail’in yeni Ortadoğu düzeni içinde Türkiye’ye dayatılan gerici rejim dönüşüm planını boşa çıkaracak birleşik bir mücadeleyi; ülkenin tüm muhalefet güçleriyle, başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm devrimci direniş odakları ve ezilen emekçi milyonlarla birlikte örgütlemek üzere harekete geçiyoruz. Çağrımız, tek adam rejimine son vermek için birlikte yürüme çağrısıdır. Çağrımız, emperyalistlerin ve gerici-faşist ortaklarının ülkemizi sürükledikleri felaket senaryolarını boşa çıkarmak için hep beraber mücadele çağrısıdır. Çağrımız, Türkiye’nin devrimci yeniden kuruluşu yolunda birleşme çağrısıdır. Kazanacağız, yarınları hep birlikte kuracağız!”
Haber MERKEZİ
İbrahim Öztürk: “Artık gayrimenkulden ziyade altına yatırım yapılıyor”